• Haziran 24, 2017

    Yönetmen: Tetsuro Araki
    Stüdyo: Wit Studio, Production I.G.
    Tür: Aksiyon, Fantastik, Dram
    Yapım Yılı: 2017
    Bölüm Sayısı: 12
    Anime Puanı: 10/9


    Gelmiş geçmiş en popüler anime serilerinden birisi olarak kabul edilen ve benim de bu görüşü savunduğum Shingeki no Kyojin, namı diğer Attack on Tittan tam dört senelik bir bekleyin ardından nihayet yeni bölümleri ile yeniden karşımıza çıktı. Biraz sevinç, biraz hayal kırıklığı yaratan serinin ilk sezonuna ve kapsamlı incelemesine buradan ulaşabilirsiniz.

    Yine her zamanki gibi seri ikinci sezon olduğundan ayrıntılı değinmeyeceğim. Yukarıda linkini verdiğim ilk sezon incelemesinin yeterince ayrıntılı olduğunu düşünüyorum. Bu yazıda daha çok edindiğin izlenimlere değineceğim ki dediğim gibi biraz sevinçli, biraz hayal kırıklığı içeren bir sezon oldu. Sevinçliydik çünkü titanlar nihayet geri dönüyordu! Hayal kırıklığı ise adeta bir kaşık nutella verilmiş de kavanoz geri kaldırılmış gibi. İlk sezonun yarısı kadar bölümler ve kısacık bir hikaye var karşımızda. Dolayısıyla dört senelik bekleyiş bunun için mi diye sorunca insan üzülüyor. 


    Her ikinci sezon animesinde, hele ki aradan uzun zaman geçmişse yaşadığım “daha önce neler olmuştu yahu” olayını vahim derecede olmasa da yine yaşadım. Elbette Eren, Mikasa, Armin, Levi falan hiçbirini unutmamıştım ama detaylar uçuverip gitmiş. İkinci sezona başlamadan birkaç gün önce ilk sezonun ilk bölümünü izlemiştim (tüylerim diken diken olarak!) ve ikinci sezonun ilk bölümü izlerken tam bir kavram kargaşası içine girdim. İlk sezonu bir daha mı izlesem? İlk sezonun son bölümü yeterli olur mu? Mangasını mı baştan okusam? Derken ortasında karar kıldım ve ilk sezonun sonlarına doğru bir yerden mangasını okuyup ikinci sezona geldikten sonra izlemeye başladım.

    Animeye verdiğim dokuz puan haksız değil. Atmosferi, bölümlerin işlenişi, titanlar falan derken on iki bölüm su gibi akıp gidiyor. Lakin “sadece” bu kadar uyarlanmış olması gülünç. Şöyle ki, 2013 yılında animenin ilk sezonunu bitirdiğimde hemen baştan mangasına başladım ve o dönem çıktığı sayıya kadar okudum. Güncele geldikten sonra biraz daha takip etsem de ister istemez bırakmıştım. Aradan dört sene geçti ve benim bıraktığımın üstüne neredeyse iki katı materyal yayınlanmış. Fakat bir baktım ki ikinci sezona rağmen ben hala ilerdeyim. 2013 yılında okuyup bıraktığım manganın 2017 yılında ikinci sezonu çıkıyor ama ben o sene bile daha çok okumuşum. Durum böyle olunca neden diyorum? Neden en azından 25 bölüm yapılarak daha çok şey işlenmemiş. Ha, işlenen kısma diyecek bir sözüm yok. Tek kelimeyle şahane olmuş ve maymun kılıklı titanı ilk defa ekranda görmek harikaydı. Son bölümlere girmiyorum bile. 


    Çizimlerine veya müziklerine değinmiyorum. Aynen dört sene önceki gibi kaliteliler. Seriye uygun bir açılış söz konusuyken kapanış nasıl desem biraz garip, tüyleri diken diken ediyor. Yeniyle beraber tanıdık parçaları da duymak enfesti.

    Tatmin olduk mu? Elbette olmadık. Ne oldu şimdi? On iki bölüm üç günde çabucak bitti ve ben “yine” mangasını okumaya başladım. Yine manganın sonuna geleceğim, yine bırakacağım, yine unutacağım ve üçüncü sezon geldiğinde yine cümbüş yaşayacağım. Neyse ki bu sefer dört sene beklemek zorunda kalmayacağız. Üçüncü sezon seneye, yani 2018’de karşımıza çıkacak. Buradan da yetkilileri sesleniyorum: En az 25 bölüm, tamam mı? :) 


    { 2 comments bulunmakta.Yorum yapın }

    1. Senede 12 bölüm manga yayınlanıyor zaten. Ayda 1 bölüm. Çok da mantıksız değil.

      YanıtlaSil
    2. Açıkçası Shingeki no Kyojin yalnızca anime olarak var olsaydı bende sevebilir ve o tüyleri diken diken eden havayı çekici bulabilirdim ama o kadar yavaş ilerliyor ki animede mangayla kıyaslayınca ister istemez bu durumdan hoşlanmıyorum, 2018'de yeni sezon duyurusu yapmaları da bence 4 sene beklettikten sonra 12 bölümle kimseyi tatmin edemeyeceklerinin farkında olmaları. Ne diyelim bize yine beklemek düştü.

      YanıtlaSil

  • Copyright © 2013 - Nisekoi - All Right Reserved

    ANİME İNCELEMELERİ SAYFASI Powered by Blogger - Designed by Johanes Djogan