• Nisan 08, 2020

    Yönetmen: Hideaki Anno
    Stüdyo: Gainax
    Tür: Bilimkurgu, Mecha
    Yapım Yılı: 1995
    Bölüm Sayısı: 26
    Anime Puanı: 10/7


    90’lı yıllarda Türk sinemasında da sıkça örneği bulunan, “sanat filmi” olarak nitelendirilen ve karakterlerin neyi neden yaptığına tam olarak anlam veremediğimiz yapımların bir benzeri de klasik bir anime olarak kabul edilen Neon Genesis Evangelion.

    Anlam verilememesinin –ya da birçok çıkarım yapılabilmesinin- nedenin, anime ile animeyi meydana getiren sanatçı Hideaki Anno’nun adeta bir bütün olmasından kaynaklanmakta olduğunu düşünebiliriz. Sanatçı ve anime, eserde robotlar ile bütünleşerek savaşan pilotlar gibi anime ile bütünleşmiştir. İnsan ne kadar anlaşılmaz ise, anime de o derece anlaşılmazdır. İlk bakışta bir meka gibi görünse de aslında derin bir alt metine sahip olduğu, sanatçıyı da tanıdıkça ortaya çıkar. 
     

    Her ne kadar anlam kazansa da bu tür eserlerin kaderi belli: Sever ya da nefret edersiniz. Bu animenin de birçok fanı olduğunu söyleyelim. Ayrıca bu yazıda sadece 26 bölümlük Neon Genesis Evangelion serisinin ele alındığını ve devamında çıkan ek bölümlerden-filmlerden ve mangalardan bahsedilmeyeceğini belirtelim.

    Baştan sona Hristiyan/Kitab-ı Mukaddes temelli semboller ve 2. Dünya Savaşı Japonya’sına göndermelerle dolu olan anime, sağ gösterip sol vuruyor. Birçok insan “acaba Genesis (İncil’de bir bölüm), Havari gibi ifadeler ile Hıristiyanlığa yönelik sübliminal mesaj mı veriliyor?” diye düşünebilir, ama aslında karakterler – özellikle de Shinji Ikari – vasıtasıyla doğruca yazarın bilinçaltına giriyoruz. 
     

    Sanatçı Hideaki Anno klinik depresyon geçirmiş bir kişi. Birçok kişinin deneyimlediği bu durumu karakterlerin düşünce ve duyguların kapsamlı şekilde betimleyerek ve karakterlerin zihinsel yapısını akıl almaz sahneler ve görsellerle sunan bir yönetmen. Sahneleri ve çizimleri dışavurumcu bir bakış açısı ile değerlendirebiliriz. Neon Genesis Evangelion, İkinci dünya savaşı öncesinde ortaya çıkan “ekspresyonizm” olarak da adlandırılan ve sinemada kendisini özellikle “Doktor Caligari'nin Muayenehanesi” adlı filmde gösteren sanat akımına kısmen dâhil olabilir. Dışavurumculuk en basit ifadesi ile duyguların maddeleştirerek gösterilmesi olarak tarif edilebilir. Mesela Doktor Caligari'nin Muayenehanesi filminde, bir akıl hastasının dünyayı nasıl algıladığını görebiliriz. Klasik anlatıda karakterin akli rahatsızlığını sadece hareketleri ve tepkileri ile görebilirken, dışavurumcu bir yapım olan mezkûr filmde bozuk geometrik şekillerde yapılmış dekorlar ile karakterin dünyayı nasıl algıladığına onun gözünden şahit oluruz. Neon Genesis Evangelion da tam olarak bunu yapıyor. Bir kâbus, bir bunalım görsele nasıl aktarılır sorusunun cevabını vererek bunu izleyici ile paylaşıyor ve meka türünün bildik yapısının ötesine geçerek seyircinin bilinçaltına nüfuz ediyor. Bu da biraz önce belirttiğimiz gibi izleyiciyi seven ve nefret eden olarak ikiye ayırıyor. Zira pek çok insan animeleri eğlenmek ya da kafa dağıtmak için izler. Neon Genesis Evangelion ise bizi yönetmenin duygu dünyasını hissetmeye yöneltiyor. Karakterlerin kâbuslarını derinlerde hissettiriyor. 
     

    Anime genel itibari ile depresyondaki bir insanın ruh haline uygun olarak karamsar bir tablo çiziyor. Felaket durumundaki bir Japonya, kurtarıcı olarak görülenlerin başka hesaplar içinde olması gibi. Hatta animenin kahramanlarının mücadele ettiği yaratıkların “Havari” ya da “Melek” adı ile anılması da ayrı bir umutsuzluk örneği olarak düşünülebilir. Genel adı Havari olan bu varlıklar adlarını da Kitab-ı Mukaddes’ten alıyorlar. Birkaçının ismi şöyle: Adem, Lilith (Tevrat’ta geçen ve Hz.Adem’in ilk eşi olan kişi), İsrafil.

    Animenin okumasını psikoloji, sosyoloji, dini açılardan yapmak mümkün. Sevip sevmeyeceğiniz ise tamamen size kalmış.

    { 2 comments bulunmakta.Yorum yapın }

    1. Anime hakkındaki düşüncelerinden bahsetmeyi unutmuş musun yoksa ben mi kaçırdım?

      YanıtlaSil
      Yanıtlar
      1. Kült olarak kabul edilen eserler hakkında kişisel yorum yapmamaya çalışıyorum. Yazıda objektif olmaya çalıştım. Ama madem sorulmuş cevap vereyim. O boğucu ruh halini hissettirmeyi sonuna kadar başarmış olsa da benim hiç beğenmediğim bir anime.

        Sil

  • Copyright © 2013 - Nisekoi - All Right Reserved

    ANİME İNCELEMELERİ SAYFASI Powered by Blogger - Designed by Johanes Djogan