• Mart 13, 2012

    Yönetmen: Kenji Kamiyama
    Stüdyo: Production I.G.
    Tür: Macera, Psikolojik, Romantik
    Yapım Yılı: 2009
    Bölüm Sayısı: 11 + 2 Film
    Anime Puanı: 10/7.5



    22 Kasım 2010 Pazartesi günü, nereden geldiği belli olmayan on adet roket Japonya’nın belirli yerlerini vurur. Roketlerin vurdukları yerlerde kimseler yaşamadığı için olay kayıpsız atlatılır ve roketlerin atıldığı gün pazartesi olduğu için o güne “Careless Monday” yani Dikkatsiz/İlgisiz Pazartesi adı verilir ve çok geçmeden de kimse tarafından umursanmaz olur. Bundan üç ay sonra ise Saki Morimi adındaki genç bir kız üniversiteden yeni mezun olmuştur ve mezuniyet gezisi için Amerika’dadır. Gezi New York’ta olmasına karşın Saki dünyanın merkezi olarak düşündüğü Washington’daki Beyaz Saray’a gitmiştir. Aslında burada pek umduğunu bulamayan Saki, sarayın çeşmesine para atıp bir nevi dilek tutmak istemektedir. Saki, bahçe parmaklıklarının ardından bir adet bozuk para sallar ve bu yaptığı karşı kaldırımda duran iki polisin dikkatini çeker. İki polis Saki’yi sıkıştırmaya başlarken başka bir Japon çıkagelir ve Saki’yi aslında masumane bir şey olan bu derdinden kurtarır. Fakat ortada bir gariplik vardır. Bir elinde garip bir cep telefonu, öteki elinde ise silah tutan bu genç tamamen çıplaktır ve hiçbir şey hatırlayamamaktadır. Üstelik cep telefonunda gözüken para hesabına göre yaklaşık 8 milyar Japon Yen’i (yaklaşık 170 milyon Türk lirası) vardır. Bu gizemli ve çıplak genç polisleri atlattıktan sonra Saki’nin yanına döner ve Saki ona teşekkür amacıyla paltosunu verir. Genç oradan ayrılır fakat Saki pasaportunun paltoda kaldığını fark edince gencin peşinden gider. Daha sonra adının Takizawa olduğunu öğrendiğimiz bu genç ile Saki beraberce Japonya’ya dönmeye karar verir. Takizawa geçmişini araştırmaya koyulurken Saki de ona eşlik eder. Çok geçmeden Takizawa büyük ve tehlikeli bir oyunun içinde olduğunu fark eder ve bu oyunun gizemini çözmeye çalışır.

    Higashi no Eden senaryo olarak hızlı ve gizemli bir şekilde başlıyor. Hiçbir şey hatırlamayan Takizawa, hesabında bulunan dünyanın parası ve “Juiz” adındaki telefonun özel tuşuna basınca çıkan ve neredeyse her şeyi para karşılığında gerçekleştirebilen (aklınıza gelebilecek her şeyi, tabi bedeli karşılığında) gizemli ses, Takizawa gibi 11 kişinin daha olduğu gerçeği derken seriye kendinizi kaptırıveriyorsunuz. Fakat serinin son bölümlerinde aldığı seyir ve iki filminin gidişatını açıkçası ben pek beğenmedim. O gizemli atmosfer, heyecan son bölümlere doğru bende kayboldu ve filmlerini de ne yalan söyleyeyim formalite icabı olarak izledim. Demek istediğim, Higashi no Eden’in çoğu sır ortaya çıktıktan sonraki arka planda kalan ana senaryosunu pek sevmedim. Olayların politik bir seyir alışı, üstelik filmlerin neredeyse tamamen konuşmalarla geçişi gibi olaylar puan kırmama sebep oldu. Oysaki seri ilk başladığında harikaydı. Ben daha gerilimli, daha gizemli bir şeyler bekliyordum.

    Higashi no Eden’in çizimleri ise çok kaliteli. Desenli gibi gözüken (sadece düz kaplama renkler kullanılmamış) arka plan çizimleri benim çok hoşuma gitti. Karakterlerde gayet başarılı ve abartılı anime karakteri olmaktan ziyade daha gerçeğe uygunlar. İşin içine dolgun ve net renklerde girince görsel olarak seyrine doyunmaz bir yapım ortaya çıkmış oluyor. Eden’in müzikleri de çizimleri kadar başarılı sayılır. Serinin açılış parçasını ben sevdim, kapanış ve filmlerin açılışları da fena sayılmaz.

    Adını sıkça duyduğum Higashi no Eden’i sonunda ben de izledim ve açıkçası daha iyisini beklediğim için biraz hayal kırıklığına uğradım. Dediğim gibi anime hızlı ve güzel başlıyor ama sonlara doğru bana göre bozuyor. Benim için Higashi no Eden ortalama bir anime, izleyin derim ama ısrar da etmem.


    { 1 comments bulunmakta. Yorum ekleyin }

  • Copyright © 2013 - Nisekoi - All Right Reserved

    ANİME İNCELEMELERİ SAYFASI Powered by Blogger - Designed by Johanes Djogan