• Ocak 23, 2016

    Yönetmen: Noriyuki Abe
    Stüdyo: Liden Films, Sanzigen
    Tür: Fantastik, Aksiyon, Macera
    Yapım Yılı: 2015
    Bölüm Sayısı: 25
    Anime Puanı: 10/9.5


    Yazar Yoshiki Tanaka’nın romanlarından (Tanaka’da Fars edebiyatından Amir Araslan efsanesinden esinlemiştir) uyarlanan anime, fantastik bir dünyada Arslan adlı genç prensin hikâyesini anlatıyor. Arslan, Pars kralı 3. Andragoras’ın oğludur. Sert ve acımasız görünümlü bir krala sahip olmasına karşın Pars, çevre krallıklara göre daha gösterişli ve zengin bir krallıktır. Pars’ın çevresinde Türk, Turan ve Shindra gibi Pars’ın zayıflaması için tetikte bekleyen veya ittifak halinde olduğu Maryam gibi ülkeler vardır. Başta Maryam ve Pars’ın en büyük tehdidi ise Lusitania adlı ülkedir. Tanrıları Yaldaboth’a inanmayan herkesin ölmesini savunan bir ülke olan Lusitania, Pars ile birçok kez harp etmiştir fakat Pars daima zaferle ayrılmıştır. Arslan on dört yaşına girdiğinde ilk savaşına katılmak için yine Lusitania’nın başlattığı bir akına karşı gelmek için Kral Andragoras ve ordusuna katılır. Kral zaferden çok emindir fakat Lusitania’da bu sefer farklı bir faktör vardır. En beklenmedik şey olur ve Pars ordusu hezimete uğrar. Çok geçmeden de Pars’ın şanlı başkenti Ecbatana, Lusitania’nın eline geçer. Arslan ise ilk savaşından yenilgiyle çıkmıştır ama onu mutlak sondan oldukça güçlü bir şövalye ile aynı zamanda arkadaşı olan Daryun kurtararak güvenliğe kavuşturur. İkili, yıllar önce Kral Andragoras tarafından sürgün edilen strateji uzmanı Narsus’a sığınırlar. Arslan ve Daryun, Narsus’u Ecbatana ve Pars’ı geri almak olan davalarına katılmasını ikna etmeyi başarırlar. Kısa bir süre sonra Arslan yeni dava arkadaşları da edinerek uzun macerasının ilk adımlarını atmış olur. 


    Arslan Senki adlı animeyi izlemeye başladığım zaman aklıma hemen Suikoden adlı oyun serisi geldi. Playstation 2’de zamanında severek oynadığım Suikoden III, Suikoden IV ve Suikoden V’te Arslan Senki ile benzer bir yapı var. Suikoden serilerinde tıpkı Arslan benzeri elden giden bir krallığın prensini veya tam tersi diktatör bir krala karşı ayaklanmaya başlatan bir kahramanı yönetiyorduk ve türü olan sıra tabanlı rpg’nin yanında strateji şeklinde savaşlar da gerçekleştiriyorduk. Ayrıca her oyunda tıpkı Narsus gibi bir stratejistimiz vardı. Bu şahıs, kahramanımıza yol göstererek zorlu mücadelelerden nasıl alnımızın akıyla çıkabileceğimizi anlatıyordu. Ve yine animedeki gibi oyunda da yeni arkadaşlar edinip ordumuza katabiliyorduk. Bu sayı her oyunda yüz kişiye kadar (ordudan ayrı partimize ekleyip savaştırabileceğimiz ve orduların başına geçirebileceğimiz) çıkabiliyordu ve kimilerini kolayca davamıza katabilirken kimileri için epey uğraşmamız gerekiyordu. Yani bu elemanları ordunuza katıp katmamak tamamen sizin elinizdeydi. Kısacası demek istediğim Suikoden çok sevdiğim bir seriydi ve Arslan Senki’yi görünce eskiye gittim. Nostaljik bir hava yaşatmasının yanında içeriği de sevdiğim türden olunca tüm bölümleri keyifle izledim diyebilirim. Genç Arslan’nın gelişimi, aşması gereken zorluklar, arkadaşları ile ilişkileri, yaşanan amansız savaşlar ve Narsus’un keskin zekâsını ben zevkle izledim. 


    Animenin karakter çizimleri başarılı, abartılı ve absürt duran karakterler yok, arka plan çizimleri de gayet göze hoş geliyor ama bir kusuru var ki o da hızlı sahneler. Öncelikle az olsa da kullanılan CGI efektleri pekiyi değil. Kalabalık ordularda adeta kopyala yapıştır yapmışlar. Bir sahnede birbirinin aynısı iki, hatta üç karakter görebilmek mümkün. Bu pek önemli değil ama dediğim hızlı sahneler açıkçası daha iyi olmalıydı. Genelde savaş meydanında süregelen bu sahnelerde uzaktan karakter çizimleri gözle görülür bir şekilde bozuluyor, yamuluyor. (İzlemedim ama aynı Durum yeni Dragonball serisinde de mevcutmuş) Hatta bir sahnede karakter gözüne darbe yedikten sonra hızla yere düşerken fark ettim, adam bağırıyordu ama ağzı sabit duruyordu. Yani kıpırdamıyordu. Aynı sahneyi yavaş çekimde izlediğimde ne kadar gülünç olduğunu daha iyi gördüm. Açıkçası böyle bozulmaların böyle güzel ve dolu bir içeriğe sahip olan bir animede olmaması lazımdı. Sebebin yapımın iki stüdyoya sahip olmasıdır bilemiyorum ama her ne olursa olsun olmamalıydı. Görselde yaşanan bu sıkıntıya karşın müzikler ve seslendirmeler bakımından anime sağlam zeminde. Anime iki açılış ve kapanış parçasına sahip ve ilk açılış parçasını oldukça başarılı buldum. Seslendirmelerde ise ilk bölümde de çıkan Etoile adlı karakterin sesini yakıştıramamıştım ama bunun sebebi de son bölümlere doğru açıklanıyor:) Ayrıca her ne kadar Türk adında düşman bir ülke olsa da Pars’ın savaş narasının “Yaşasın” olduğunu da belirtmek isterim.

    Arslan Senki bahsettiğim gibi eski anılarımı canlandırdığı için birazcık fazladan puan verdim ama hikâyesi bakımından da bu puanı hak ediyor diyebilirim. Sadece çizimlerindeki aksaklıklar yüzünden belki birazcık daha düşük olabilirdi ama dediğim gibi beni sevdiğim bir yerden yakaladı seri. Animenin ikinci sezonu bir aksilik çıkmaz ise bu yıl içinde başlayacak ve ikinci sezon da tamamlandığı gibi izlemeye başlayacağımı rahatça söyleyebilirim. Elbette o zamana kadar eminim ki hikâyenin çoğunu, karakterlerin adlarını vs. unutacağım:) Fantastik bir diyarda geçen ve izlemesi zevkli olan, karakter bakımından da güçlü bir anime arayan arkadaşlar Arslan Senki’ye bir baksın diye düşünüyorum. 


    0 comments

  • Copyright © 2013 - Nisekoi - All Right Reserved

    ANİME İNCELEMELERİ SAYFASI Powered by Blogger - Designed by Johanes Djogan