• Aralık 27, 2016

    Yönetmen: Shimoda Masami
    Stüdyo: Doga Kobo
    Tür: Fantastik, Aksiyon, Doğaüstü
    Yapım Yılı: 2009
    Bölüm Sayısı: 12
    Anime Puanı: 10/6


    Aniden kızıl bir gece ortaya çıkıyor. Gerçekle yalan arasındaki uzay-zaman dünyasında… Kıza ve oğlana, acımasız Kara Şövalyeler saldırıyor. Onları böyle bir yere ne sürüklemiş olabilir? Acaba bu kabustan sonunda uyanabilecekler mi?

    Anime serimiz kendisini bu şekilde özetleyerek başlıyor. Özetimizde bahsi geçen kızımız Yuka, oğlan ise Kakeru. Bu iki arkadaş aynı yetimhanede büyümüştür, arkadaştan da ötedirler. Seri, ilk bölümünde geçmişten yedi yıl öncesinden görüntüler aktarır. Görüntülerde aynı yetimhanede bulunan Kakeru’nun ablası, Kakeru’nun gözlerinin önünde intihar etmektedir. Yuka ise bir duvar köşesinden olan biteni izlemektedir. Bu olayın üzerinden yedi yıl geçer. Onlar artık birer lise öğrencisidir. Yıllar geçmiş olsa da ablasının gözlerinin önünde intihar etmiş olması Kakeru’yu çok etkilemiştir. Bu onu daha içine kapanık ve sessiz biri haline getirmiştir. Her şeyden haberdar olan Yuka, Kakeru’yu asla yalnız bırakmaz; onu mutlu etmeye çalışır ve ona arkadaşlıktan öte bir his besler. Kakeru hala yetimhanede kalır fakat Yuka bir aile tarafından evlat edinilmiştir. Bu arada Kakeru’nun bir gözü doğuştan kör ve farklı bir renktedir. Bu nedenle o gözünü bir göz bandıyla kapatır. Gerçek dünyada bir işine yaramayan bu göz, bahsi geçen Kızıl Gecede çok işine yarayacaktır. 


    Kakeru ve Yuka bir gün arkadaşlarıyla buluşmaya giderken bir şey olur ve ikisi de aniden acı çekmeye başlar. Kakeru’nun kör olan gözünden ışık yayılır ve sonrasında kendilerini aslında aynı yer olan fakat ayın kapkara olduğu gökyüzünün ise kızıl olduğu, adına Kızıl Gece denilen bir dünyada bulurlar. Neler olduğuna veya nerde olduklarına anlam veremezlerken birden etraflarını yaratıklar sarar. Siyah kapkara bir hamura (en azından bana göre) benziyorlardır çünkü bir hamur gibi şekilleri değişebilmektedir. Jöle gibi de diyebiliriz. Korkunç görünüyorlar ama bana göre biraz da komik. Ağızları bir anda kocaman boyları kadar oluveriyor:) Bu yaratıklar aslında en zayıf yani güçsüz olanlarıdır. Bana göre onları ve bizi kızıl geceye yavaş yavaş alıştırma provaları bu:) Arkadaşlarımız daha yaratıklar ile savaşamadan aniden gerçek dünyaya dönerler. Ne zaman kızıl gece olacağı ve ne zaman gerçek dünyaya döneceklerini onlar da bilmiyordur. İzlerken “bunu kim belirliyor?” diye merak etmiyor değildim. Kara şövalyelerimiz var; yaratıkları gönderen, onlar olabilir mi? :)

    Yuka ve Kakeru daha sonra farkına varacaklar ki, aslında kızıl geceye gönderilen sadece onlar değildir. Kendileri ile birlikte beş kişi daha gönderilmiştir. Seçilmiş olan bu yedi kişi “Kızıl Gece” olduğunda Kara Şövalyeler ve yaratıklar ile savaşmakta ve hayatta kalmak zorundalar. Nasıl mı savaşacaklar? Yedisinin de doğaüstü güçleri vardır. Gücünü en son açığa çıkaracak olanlar ise Kakeru ve Yuka olacaktır. 


    Gerçek hayatta veya kızıl gecede Yuka, Kakeru’nun her zaman yanındadır ve asla onu yalnız bırakmaz. Kakeru’da da Yuka’yı bitip tükenmek bilmeyen bir koruma isteği vardır ama bu istek aslında onu olduğundan çok daha güçsüz bırakacaktır. Bunu ise Misuzu adlı karakter sayesinde fark edecektir.

    Seçilmiş olan karakterlerimizden bahsedelim biraz:

    Kakeru: Dünyayı kurtaracak olan, Aeron gözüne sahip karakterimiz çok zayıf ve naif bir kişiliğe sahip ve
    aklını Yuka’yı korumakla bozmuş. İlk başlarda bunu anlayabiliyordum evet güzel bir şey koruma içgüdüsü ama biraz abarttı bence. En güçlü Kakeru gibi gösterilmeye çalışıyor ama aralarında en güçsüz olanı.

    Yuka: Çok samimi ve masum bir karakter. Kakeru’yu çok seviyor. Son bölümlerinde gücünü fark etmesiyle birlikte ona bir şeyler olacak ve sessiz, sinsi biri haline gelecek.

    Misuzu: Savaşçı kadın. Kusakabe adında savaşçı bir toplumun soyundan geliyor.

    Yukiko: Dransvania adındaki iç savaştan dolayı harap olmuş bir ülkeden geliyor. Gerçek hayatta çok sevimli olan Yukiko, kızıl gecede bambaşka biri haline geliyor. Bu arada kızımız ölümsüz. Yaralanıyor, göbeğinde kocaman bir delik açılıyor ve bir anda hoop eski haline geri dönüyor. Bu benim hiç beklemediğim bir özellikti. Yukiko’nun kız arkadaşlarına yapmaktan çok hoşlandığı bir şey var ki bunu şuanda buraya yazamıyorum ve neden dememe sebep oluyor. Neden Yukiko? Bunu neden yapıyorsun? :) İzleyin ve bunu kendiniz görün.

    Kukuri: Kakeru’nun intihar eden ablasına çok benzeyen bir görüntüye sahip, dilsiz karakterimiz. Aslında o gerçekten Kakeru’nun ablası. Ama bunu o bile bilmiyor :)

    Takahisa: Hikayemizin haylaz, vurdumduymaz çocuğu. Yukiko’dan hoşlanmaktadır ama duygularını bir türlü ifade edemez.

    Shiori: Engizisyon adında dünyayı ona kötülükte bulunabilecek her türlü büyüden korumak ve dünyanın yok olmasını engellemek için oluşturulmuş olan bir kuruldan geliyor. Bu kız ortaya her çıktığında çalan bir müzik var. Hem kulağa hoş gelen bir müzik hem de her an gerilim dolu bir olay olacakmış hissi veren bir müzik. Ama her duyduğumda beni mutlu ediyor.

    Başında da belirttiğim gibi dizimiz önce kendi özetiyle başlıyor. Sonrasında art arda iki müziğe yer veriliyor. İlki dini bir müzik. Hıristiyan marşı mı, müziği mi bilmiyorum ama onunla alakalı. Müziğin tarzı filmin heyecanının ve geriliminin habercisi gibi. İkincisi ise sözleri olan bir şarkı. Her bölüm başında olan bu müzikler fena değil, güzeller. 


     Her bölüm acaba diğer bölümde ne olacak diye düşündüren bir sonla bitiyor. Evet, bölüm sonları heyecanlandırıyor. Ama sonrasında sanki beklenti tam karşılanamıyor gibi. Kara Şövalyeler ile savaşlar daha uzun tutulabilirdi. Ya da daha çekişmeli geçebilirdi. Tam geriliyoruz bir anda kesiliveriyor. Konu güzel bence ama senaryo üzerine pek çalışılmamış gibi.

    Sorular son bölümlere doğru cevap buluyor. Fakat bazı soru işaretleri havada kalıyor ve bazen konu bütünlüğü bozuluyor. Sanki bir şey bulamamışlarda araya bazı saçma bilgiler eklemişler gibi. Ve sonu beni hayal kırıklığına uğrattı. Tamam, sevdiğim mutlu son ama kötü bir şekilde bağlanmış.Çizimler rahatsız etmiyor. Gayet doğal. Bir animede olması gerektiği gibi. Animeyi eğlenceli hale getiren Tadashi’nin mimiklerine bayılıyorum.

    Bu animede gördüklerinizin aslında göründüğü gibi olmadığını fark edeceksiniz. Neden mi? Bölümlerde Kızıl Gece’de seçilmiş arkadaşlarımızı etrafında her gördüğünde ‘’yardım edin’’ diyen kristal bir bölmeye hapsedilmiş masum görünüşlü bir de Liselotte’miz var. Liselotte masum, saf ve temiz görünüyor; Kara şövalyeler ve yaratıklarda bir o kadar korkunç ve kötü. Acaba gerçekte de olan bu mu? Eğer boş vaktiniz varsa izleyin ve görün… 

    { 1 comments bulunmakta. Yorum ekleyin }

  • Copyright © 2013 - Nisekoi - All Right Reserved

    ANİME İNCELEMELERİ SAYFASI Powered by Blogger - Designed by Johanes Djogan