- Home>
- Rafet Kaan Moral >
- Fullmetal Alchemist: Brotherhood İncelemesi
Eylül 03, 2010
Yönetmen: Yasuhiro Irie
Stüdyo: Bones
Tür: Macera, Dram, Doğaüstü Güçler
Yapım Yılı: 2009
Bölüm Sayısı: 64
Anime Puanı: 10/9
Fullmetal Alchemist: Brotherhood, yaklaşık 16. ve 17. bölüme kadar ilk seri ile paralel ilerliyor ve bu bölümlerden sonra orijinal mangasına sadık kalarak bambaşka ilerlemeye devam ediyor. Elbette senaryo aynı ama karşımızda bu sefer bambaşka bir seri, farklı karakterler ve akla hayale sığmayacak olaylar mevcut.
Fullmetal Alchemist, hikâye olarak 1900’lü yılların başında geçiyor. Bilimden ziyade Alchemy, yani simya oldukça gelişmiştir ve kendilerine simyacı adı verilen insanlar belirli malzemelerden belirli şeyler yaratabilmektedir. Mesela tahta parçaları kullanılarak bir radyo oluşturulabilir veya aynı şekilde bir radyo odun parçalarına dönüştürülebilmektedir. Fakat simya yapabilmek için belirli kurallar ve yasaklar vardır. Öncelikle bir simyacı simya yapabilmek için simya çemberine ihtiyaç duymaktadır. Herhangi bir kalem veya tebeşir kullanarak genelde yere çizilen çemberin ortasına simya için gerekli malzemeler yerleştirilir. Simyadaki en önemli kural ise eşit takastır. Yani simya gerçekleştirirken elde etmek istediğiniz şeye karşılık simya çemberine onun karşılığını koymanız gerekmektedir. Ayrıca simyada herhangi bir nesne altına dönüştürülememektedir. Son olarak en büyük kural ve yasaklardan birisi de insan simyasıdır. Ölen bir insan asla geri getirilmemelidir, çünkü bir can için eşit değerde takas edilebilecek bir şey yoktur. Eğer bir simyacı ölen bir insanı geri getirmeye çalışırsa ortaya kendi ölümü, hatta daha kötü şeyler çıkabilmektedir. Fullmetal Alchemist: Brotherhood, simyanın bol kullanıldığı bu dünyada geçmektedir ve bizlere Edward ile Alphonse Elric kardeşlerin macerasını anlatmaktadır.
Edward ve küçük kardeşi Alphonse Elric, Resembol adında küçük ama şirin bir köy kasabasında yaşamaktadırlar. Babaları Hohenheim onları çok küçük bir yaşta terk etmiştir ve ondan bir daha asla haber alınamamıştır. Birkaç sene sonra ise, Edward 10, kardeşi Al 9 yaşında iken anneleri Trisha Elric amansız bir hastalık yüzünden vefat eder. Edward bu durumu içine sindiremez ve simya kullanarak annesini geri getirmek ister. Yasak olduğunu bildiği halde Edward ve Al insan simyasını gerçekleştirirler ve sonuç çok kötü olur. Yaratıkları şey annelerinden ziyade et ve kemikten oluşan iğrenç bir şeydir ve üstelik takas olarak Edward sol bacağını ve Alphonse tüm vücudunu kaybeder. Edward umutsuz bir durumda sağ kolunu feda ederek Alphonse’nin ruhunu son anda tesadüfen bulundukları odada bulunan bir zırha yerleştirmeyi başarır. Sonuç olarak simya deneyi başarısız geçmiştir ve Edward sol bacağı ile kolunu kaybederken Alphonse bir zırhta yaşamaya mahkûm olmuştur.
Birkaç gün geçtikten sonra ise Roy Mustang adında bir resmi simyacı Elric kardeşleri ziyaret eder. İnsan simyasını deneyinden haber aldığından ve sadece üstün yetenekli simyacıların böyle bir şeye cesaret edeceğini bildiğinden onlara yaşları tutmamasına rağmen ulusal simyacı olmalarını teklif eder. Sol bacağına ve sağ koluna “automail” yani otozırh adı verilen robot kol ve bacaklar takılan Edward, eğer askeriye altına girerse simya hakkında daha çok bilgiye ulaşıp kardeşi ile beraber eski vücutlarına kavuşabilme ihtimalini düşünerek kendi deyimi ile “askeriyenin köpeği” olmayı kabul eder. Nitekim Edward ve Alphonse, Felsefe taşı adı verilen ve bununla takas olmadan çok büyük simyalar gerçekleştirilebildiği söylenen efsanenin peşine düşer ve ilk anime uyarlaması ile aynı başlasa da bambaşka bir macera başlamış olur.
Fullmetal Alchemist: Brotherhood, bahsettiğim gibi ilk bölümleri 2003 yılında çıkan animesi ile paralel gidiyor ve aynı şeyleri izliyorsunuz. Fakat ardından ise anime farklı bir yöne sapıyor ve ilk seriden çok daha ilginçleşmeye başlıyor. Eski karakterler çok daha değişik olarak karşımıza çıkıyor ve ilk seride olmayan birbirinden ilginç yeni karakterler Brotherhood’ta mevcut. Atmosfer olarak ise anime ilk serideki gibi güzel bir havaya sahip ve ilk seri ile Brotherhood arasındaki tek fark için senaryonun farklı akışı diyebilirim. Durum böyle olunca pek hoşuma gitmeyen tek özelliği ise simyanın abartılı olması. Eşit takas falan diyerek mantıklı duruyor ama çoğu bölüm, hatta neredeyse tüm bölümlerde büyüden farkı yok.
Görsel olarak bazıları çizimlerin kötüleştiğini söylüyor ama ben iki seri arasında hiçbir fark göremedim. Çizimler gayet başarılı ve çok güzel. Müzik bakımından ise Brotherhood çok zengin. Seride yaklaşık beş – altı tane açılış ve kapanış parçası mevcut. Seri içinde çalan parçalar da hiç fena değil.
Sonuç olarak Fullmetal Alchemist: Brotherhood, ilk seriyi tamamen süpürüp anlamsız hale getiriyor. Yani mangasına sadık kalan seri yerine bu saatten sonra sonu atmasyon olan ilk seriyi artık kimse izlemez. Bu da ister istemez ilk seride harcanan tüm emeklerin boşa mı gittiğini sorusunu akla getiriyor. Fakat öte yandan da Brotherhood zaten güzel bir animeyi tamamlanmış kurgusu ile daha güzel bir hale getirmiş ve ortaya çok kaliteli bir anime çıkmış.
Fullmetal Alchemist, hikâye olarak 1900’lü yılların başında geçiyor. Bilimden ziyade Alchemy, yani simya oldukça gelişmiştir ve kendilerine simyacı adı verilen insanlar belirli malzemelerden belirli şeyler yaratabilmektedir. Mesela tahta parçaları kullanılarak bir radyo oluşturulabilir veya aynı şekilde bir radyo odun parçalarına dönüştürülebilmektedir. Fakat simya yapabilmek için belirli kurallar ve yasaklar vardır. Öncelikle bir simyacı simya yapabilmek için simya çemberine ihtiyaç duymaktadır. Herhangi bir kalem veya tebeşir kullanarak genelde yere çizilen çemberin ortasına simya için gerekli malzemeler yerleştirilir. Simyadaki en önemli kural ise eşit takastır. Yani simya gerçekleştirirken elde etmek istediğiniz şeye karşılık simya çemberine onun karşılığını koymanız gerekmektedir. Ayrıca simyada herhangi bir nesne altına dönüştürülememektedir. Son olarak en büyük kural ve yasaklardan birisi de insan simyasıdır. Ölen bir insan asla geri getirilmemelidir, çünkü bir can için eşit değerde takas edilebilecek bir şey yoktur. Eğer bir simyacı ölen bir insanı geri getirmeye çalışırsa ortaya kendi ölümü, hatta daha kötü şeyler çıkabilmektedir. Fullmetal Alchemist: Brotherhood, simyanın bol kullanıldığı bu dünyada geçmektedir ve bizlere Edward ile Alphonse Elric kardeşlerin macerasını anlatmaktadır.
Edward ve küçük kardeşi Alphonse Elric, Resembol adında küçük ama şirin bir köy kasabasında yaşamaktadırlar. Babaları Hohenheim onları çok küçük bir yaşta terk etmiştir ve ondan bir daha asla haber alınamamıştır. Birkaç sene sonra ise, Edward 10, kardeşi Al 9 yaşında iken anneleri Trisha Elric amansız bir hastalık yüzünden vefat eder. Edward bu durumu içine sindiremez ve simya kullanarak annesini geri getirmek ister. Yasak olduğunu bildiği halde Edward ve Al insan simyasını gerçekleştirirler ve sonuç çok kötü olur. Yaratıkları şey annelerinden ziyade et ve kemikten oluşan iğrenç bir şeydir ve üstelik takas olarak Edward sol bacağını ve Alphonse tüm vücudunu kaybeder. Edward umutsuz bir durumda sağ kolunu feda ederek Alphonse’nin ruhunu son anda tesadüfen bulundukları odada bulunan bir zırha yerleştirmeyi başarır. Sonuç olarak simya deneyi başarısız geçmiştir ve Edward sol bacağı ile kolunu kaybederken Alphonse bir zırhta yaşamaya mahkûm olmuştur.
Birkaç gün geçtikten sonra ise Roy Mustang adında bir resmi simyacı Elric kardeşleri ziyaret eder. İnsan simyasını deneyinden haber aldığından ve sadece üstün yetenekli simyacıların böyle bir şeye cesaret edeceğini bildiğinden onlara yaşları tutmamasına rağmen ulusal simyacı olmalarını teklif eder. Sol bacağına ve sağ koluna “automail” yani otozırh adı verilen robot kol ve bacaklar takılan Edward, eğer askeriye altına girerse simya hakkında daha çok bilgiye ulaşıp kardeşi ile beraber eski vücutlarına kavuşabilme ihtimalini düşünerek kendi deyimi ile “askeriyenin köpeği” olmayı kabul eder. Nitekim Edward ve Alphonse, Felsefe taşı adı verilen ve bununla takas olmadan çok büyük simyalar gerçekleştirilebildiği söylenen efsanenin peşine düşer ve ilk anime uyarlaması ile aynı başlasa da bambaşka bir macera başlamış olur.
Fullmetal Alchemist: Brotherhood, bahsettiğim gibi ilk bölümleri 2003 yılında çıkan animesi ile paralel gidiyor ve aynı şeyleri izliyorsunuz. Fakat ardından ise anime farklı bir yöne sapıyor ve ilk seriden çok daha ilginçleşmeye başlıyor. Eski karakterler çok daha değişik olarak karşımıza çıkıyor ve ilk seride olmayan birbirinden ilginç yeni karakterler Brotherhood’ta mevcut. Atmosfer olarak ise anime ilk serideki gibi güzel bir havaya sahip ve ilk seri ile Brotherhood arasındaki tek fark için senaryonun farklı akışı diyebilirim. Durum böyle olunca pek hoşuma gitmeyen tek özelliği ise simyanın abartılı olması. Eşit takas falan diyerek mantıklı duruyor ama çoğu bölüm, hatta neredeyse tüm bölümlerde büyüden farkı yok.
Görsel olarak bazıları çizimlerin kötüleştiğini söylüyor ama ben iki seri arasında hiçbir fark göremedim. Çizimler gayet başarılı ve çok güzel. Müzik bakımından ise Brotherhood çok zengin. Seride yaklaşık beş – altı tane açılış ve kapanış parçası mevcut. Seri içinde çalan parçalar da hiç fena değil.
Sonuç olarak Fullmetal Alchemist: Brotherhood, ilk seriyi tamamen süpürüp anlamsız hale getiriyor. Yani mangasına sadık kalan seri yerine bu saatten sonra sonu atmasyon olan ilk seriyi artık kimse izlemez. Bu da ister istemez ilk seride harcanan tüm emeklerin boşa mı gittiğini sorusunu akla getiriyor. Fakat öte yandan da Brotherhood zaten güzel bir animeyi tamamlanmış kurgusu ile daha güzel bir hale getirmiş ve ortaya çok kaliteli bir anime çıkmış.
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
merhaba, bu blogu yeni keşfettim ve bayıldım! fullmetal alchemist brotherhood'u izlemek için öncesinde fullmetal alchemist'i izlemek gerekiyor mu? yani biri birinin devamı niteliğinde mi, yoksa sadece birbirine paralel giden, aynı evrende geçen ayrı öyküler mi? -ben birincisi diye biliyordum ama yazınızdan ikincisi anlamını çıkardım, brotherhood'u anlamak için ilk animeyi izlemek gerekli değilse hiç uğraşmadan brotherhood'a geçeceğim de, o yüzden sordum.
YanıtlaSilMerhaba,
YanıtlaSilBlogu beğenmene sevindim. Sadece Brotherhood'u izlesen yeterli olur. Dediğim gibi iki seri de yaklaşık 17. bölüme kadar aynı sonra Brotherhood mangaya bağlı kalarak orijinal senaryodan devam ediyor. Hiç uğraşmadan brotherhooda geçebilirsin:)
Aslında ilk seriyi de izleyin derim ben, Fma olsun çamurdan olsun. :) Ama Brotherhood gibisi yok tabii ki. İtiraf ediyorum ben çok etkileniyorum yahu shounen animelerden. Böyle kardeşlik, arkadaşlık falan gözlerim dolar yani. Ürperirim. Bak bunları yazarken de bi sevinç doldum, mutlu oldum. :D
YanıtlaSilvakti olan ilk seriyi de izlesin derim kaliteli bir animeden bir eksiği yok ancak ikisini de izleyecekseniz ilkini izleyin neden mi ikinciden başlarsanız size ilki yetersiz gelir ama ikincisine göre; tekrar ediyorum ilki gayet iyi seviyede, bir bleach,one piece gibi fma 2 ise benim için en iyi iki animeden biri, diğeri ise naruto serisidir .Bunlar kişisel görüşümdür one piece en iyi animedir diğenlere de hak vermemeizlik etmem sadece narutonun bendeki yeri başka son olarak fma 1 ve fma 2 benzeri olmayan iki seridir ,,"zamanım kısıtlı anime fazla izlediğim yok, ilk defa izliyip bırakırım" diğenlere sözüm şu ki fma 2 yi izleyin ,ben de size anime dünyasından ayrılamayacağınıza garanti vereyim :D
YanıtlaSilMangasını okuduktan sonra animenin ufak tefek kırpmaları gözüme oldukça battı.
YanıtlaSilEn çok aklımda kalanı Ishbal savaşında Mustang yaralı bir Ishballiyi öldürürken adama son bir sözü olup olmadığını sorması ve adamın verdiği "seni lanetliyorum" yanıtı. Bu sahneyi okuduğumda gerçekten etkilenmiştim.
Ayrıca Roswell maden kasabası arc'ının atlanması May Chang'ın seriye girişini de oldu bittiye getirmiş.
Bir de Pride hayranı olarak diğer homunculusların ona karşı duyduğu korkuyu yansıtamamışlar.
Envy ile olan sahnesini ne diye kestiler hala bir anlam veremiyorum.