• Temmuz 02, 2016

    Yönetmen: Tomohiko Ito
    Stüdyo: A–1 Pictures
    Tür: Dram, Gizem
    Yapım Yılı: 2016
    Bölüm Sayısı: 12
    Anime Puanı: 10/8.5


    İngilizce Erased (Silinmek) adı ile de bilinen animede olaylar 2006 yılında başlıyor. Fujinuma Satoru, 29 yaşında alelade bir insandır. Tek başına küçük bir apartman dairesinde yaşayıp geçimini pizza kuryeliği yaparak kazanmaktadır. Esas hayali mangaka olmak olsa da eserleri karşısında aldığı cevap “iyi çiziyorsun ama daha derine inmen gerek” yani çok yüzeyselsindir. Anlayacağınız, hayalinden her geçen gün biraz daha uzaklaşan kendi yağında kızaran birisidir. Fakat tek bir farkla; kendisini Revival (Diriliş) adını verdiği bir yeteneği vardır ve bu yeteneği çevresinde kötü bir olay gerçekleşirse (genelde ölüm) o olayın bir ila beş dakika öncesine istemsiz de olsa gidebilip müdahale etme fırsatına sahiptir. Doğal olarak Satoru da bu fırsatı mümkün olduğunca kullanmaya çalışmaktadır. İşte yine böyle bir Diriliş yaşarken Satoru küçük bir çocuğu şoförü kalp krizi geçirmiş bir kamyonun altında kalmaktan kurtarır ama kendisi yaralanarak hastaneye kaldırılır. Durum böyle olunca Satoru’ya göz kulak olmak için annesi birkaç günlüğüne yanına taşınır. Satoru, annesi ile beraberken yine bir Diriliş vakası yaşar ama bu sefer kendisi ne olduğunu veya olacağını kestiremezken annesi bir şeylerin gidişatını değiştirir. Birkaç gün sonra ise Satoru’nun annesi gece evde yalnızken eve kimliği belirsiz bir şahıs gelir ve kadını bıçaklayarak ölüme terk eder. Üstelik olay tam Satoru’nun iş çıkışına denk geldiği için saldırgan ve Satoru merdivenlerde karşılaşırlar bile. Eh, gerisi malum. Satoru evde ölmüş annesi ile karşılaşır ve hani filmlerde bir klişe vardır ya; bıçağı çıkarır ve bıçak elindedir ama komşu görür ve onu suçlu zanneder. Aynı durum Satoru’nun da başına gelir ve polisten kaçarken bir Diriliş daha meydana gelir. Satoru, annesinin katilini durduracağını sanmaktadır ama bu seferki Diriliş biraz farklıdır. Bu sefer olayın bir ila beş dakika geçmişine değil, tam on sekiz yıl öncesine, 1988 yılına gider Satoru. Ayrıca gittiği tarih öyle sıradan bir tarih de değildir. Gittiği tarih ve ay Hinazuki Kayo ve başka iki çocuğun kaçırılıp daha sonra cesetlerinin bulunmasının öncesidir. Satoru, Kayo ve annesinin öldürülmesinin bağlantılı olup olmadığını bilmese de kararlıdır. Yeni amacı Kayo ve diğer çocuklarının öldürülmesini önlemektir. 


    Boku Dake ga Inai Machi ilk gözüme çarptığında açıkçası pek üzerinde durmamıştım. Kapağında iki çocuğun resmini görünce ayrıntısına bakmadan herhalde bir başka çocukları konu alan romantik ağırlıklı komedi tarzında bir animedir demiştim. Lakin sürekli karşıma çıkmaya ve olumlu yorumları görmeye başlayınca bir kez daha anladım ki kitabı kapağına göre yargılamamak lazımmış. Evet, animenin yüzde yetmişinde Satoru’nun on yaşındaki haliyle anime ilerliyor ama kurgu kesinlikle on yaşındakilere hitap etmiyor. Animeyi izlemeye başlar başlamaz bana Steins;Gate’i anımsatmıştı ve Steins;Gate de en sevdiğim animelerden birisi olunca ilgimi bir kat daha çekti. Zaman yolculuğu, çocuk kaçırmaları, muhtemel bir seri katil ve Satoru’nun tüm bunları önleme çabaları derken kendinizi animenin içinde buluveriyorsunuz. 


    Zaman yolculuğu oldum olası ilgimi çekmiştir ve dediğim gibi Boku Machi’de de hikayenin kurulu olduğu zemin bu. Güzel de kullanılmış ama bu mükemmel olduğu anlamına da gelmiyor. Daha doğrusu Satoru karakterinden ben daha fazlasını beklerdim. Yirmi dokuz yaşındaki bir adam on yaşındaki haline geri dönüyor ve hafızasını da koruyor ama on yaşındakilerden akıl alması, olacakları bilmesi dışında sivrilerek öne çıkamamasını birazcık tuhaf oldum. Yan demek istediğim, daha parlak fikirler daha bir atiklik beklerdim ben. Ve bana da öyle gelmiş olabilir ama son bölümlere kadar Hinazuki Kayo dışında kaçırılan diğer iki çocuk kim ben bilmiyordum bile. Satoru’nun sürekli Kayo, Kayo, Kayo demesi sanki diğer iki çocuk önemsizmiş gibi hissettirdi bana. Tamam, kaçırılma zincirinin baş halkası Kayo ama ortada iki can daha var. Onları da bir an, bir kontrol et araştır işte. Son olarak animenin sonu yarım bitmiyor, tam bir final yapıyor ama tatmin olabilir misiniz, o ayrı bir konu. Şahsen ben daha iyi bir son beklerdim. Animenin finali kötü değil ama yaşanan gelişmeler farklı olsaymış ne olurdu düşünmeden edemedim. 


    Boku Machi’nin çizimleri genel olarak diğer animelerden pek farklı değil. Karakterler daha gerçekçi ki bununla kastım rengarenk saçlar veya absürt kıyafetler yok. Gayet ciddi, yeri geldiğinde kan ve şiddet kullanılmaktan kaçınılmamış. Çizimlerdeki en büyük farklılık günümüzdeki Satoru ve geçmişteki Satoru arasındaki görüntüde kullanılan şerit farkı. Evet, bir şey anlamadığınızdan eminim:) Geçmişteki hikaye anlatıldığında görüntünün üstü ve altı biraz daha kırpılıyor ve daha daralıyor. Bir nevi film şeridi gibi oluyor ki çoğu zaman film şeridi efektleri de kullanılıyor. Müzikleri ise oldukça başarılı. Anime esnasında çalan parçalar genelde ciddi ve atmosferi güzel tamamlıyor. Açılış parçası olan Re:Re çok iyi bir parça. Sadece animeye göre değil genel olarak da sıkça dinleyebileceğiniz harika bir parça diye düşünüyorum. Özellikle buradan ulaşabileceğiniz İngilizce sürümü bir başka güzel. Kapanış parçası da fena değil ama açılış parçasının yanında doğal olarak biraz sönük kalıyor. Kapanış parçasının en sevdiğim kısmı tonlamada yapılan vurgular. Seslendirmeler konusunda söyleyecek fazla bir sözüm yok. Onlar da oldukça başarılı. Tek dikkatimi çeken Satoru’nun gelecek ve geçmişteki halinin arasındaki uçurum. Kötü bir şey olduğu için yazmıyorum bunu, sadece dikkatimi çekti. Oldukça tiz bir sese sahipken sesinin bu denli kalınlaşması ilgimi çekti.

    Boku dake ga Inai Machi içinde küçük aksaklıklar barındırsa da gayet başarılı bir anime. Ciddi tonlamaları, zaman yolculuğu, seri katil ve çocuk kaçırmaları derken anime ilk bölümünden itibaren kendisini izlettiriyor. Dolayısıyla en azından bir göz atmasını şiddetle tavsiye ederim. Bu arada filmin Boku dake ga Inai Machi’nin 2016’nın Mart ayında çıkmış bir Live-Action filmi de bulunmakta. 



    { 2 comments bulunmakta.Yorum yapın }

    1. Yanıtlar
      1. hayatımda izlediğim en iyi 3 animeden biri desem abartmamış olurumç

        Sil

  • Copyright © 2013 - Nisekoi - All Right Reserved

    ANİME İNCELEMELERİ SAYFASI Powered by Blogger - Designed by Johanes Djogan