• Nisan 17, 2018

    Yönetmen: Kenichi Kasai, Toshinori Fukushima
    Stüdyo: Studio Hibari, SynergySP
    Tür: Spor, Komedi, Dram
    Yapım Yılı: 2004 - 2010
    Bölüm Sayısı: 154 + Film + 3 OVA
    Anime Puanı: 10/8.5


    Başlarken pek istekli değildim açıkçası. Neden diye sorarsanız malum beysbol ülkemizde çok az bir kesim tarafından takip ediliyor ve ben kesinlikle o kesimin içinde değilim. Spor animelerine özel bir ilgim olmasına rağmen es geçtim yıllardır. Şimdi geriye dönüp baktığımda aptallık etmişim diye düşünüyorum. Son bölümü izledikten sonra şunu anladım ki 'underrated' yani Türkçeye çevirmek istersek küçümsemenmiş klasmanındaki animelerin ilk sıralarına koyabiliriz rahatlıkla. Uzun zamandır beklentilerimi bu kadar aşan, kendisine bağlayan bir anime izlemedim.

    Hikaye Gorou Honda adlı bir çoçuğun hikayesi. Gorou'nun babası Shigeharu, çıkış yakalamış ve kısa zamanda yıldızı parlamış bir atıcıdır ama karısının ölümü üzerine büyük sorunlar yaşayan Shigeharu bunun üstüne bir de sakatlığı ortaya çıkınca yıkılır ve emekli olmaya karar verir. Hayatta geriye kalan tek dayanağı olan beysbol sevgisini aşıladığı oğlu bu durumu öğrenince oğlunun üzüntüsüne dayanamayan Shigeharu vurucu olarak tekrar takıma dönmeye karar verir. Gouro ile yakından ilgilenen öğretmeni Momoko, Gorou ile ilgilenirken babasıyla da yakınlaşmaya başlar ve birbirlerine ilgi duymaya başlarlar. Gorou'nun ise tek hayali babası gibi bir profesyonel olup babasıyla aynı takımda oynamaktır ama kaderlerinde bambaşka bir yol izlemek vardır. 


    Şunu belirtmek isterim ki başları gerçekten ağır bir anime. Dram dozu aşırı yüksek ve olaylar sürekli dikkatinizi vermenizi gerektiriyor. Bazı seriler vardır, zamanın nasıl geçtiğini anlamazsınız. Major ilk bölümleri itibariyle bunlardan değil, ortalarında daha hafifleyen ve sonlarında iyice kendinizi verebileceğiniz bir yapısı var. Şunu da belirtmek isterim; eğer benim gibi oturup 10 bölüm falan izleyen bir insansanız, sizi yoruyor anime. Eğer tadında bırakan tipteyseniz sizi fazla etkileyeceğini sanmam.

    Çizim olarak kendine has havası olan bir yapıya sahip anime. Daha çok eski tarz çizimlerin kullanılan animenin zaten 2005 yapımı. Mekan ve özellikle karakter çizimlerini baya beğendim. Tabi bu tarz spor animelerinin olmazsa olmazı topa vurulma efektleri de geçer not almayı başardı. Sadece bazı karakterlerin ağız çizimleri beni hafif rahatsız etse de birkaç bölüm sonra alışmayı başardım. Eksi veya artısı olmasa da en çok takıldığım nokta ilk bölümlerde duştaki suyun sürekli rengi değişiyor, buna anlam veremedim.:) 


    Gelelim en çok beğendiğim kısmına animenin. Bu kısım tabi ki konu ve olay akışı oluyor. Anime başlar da öyle bir vuruyor ki size, etkisinden çıkamıyorsunuz. Bu demek değil ki dram alanında en iyilerden. Sadece bir spor animesinden beklenilmeyecek seviyede. Birkaç bölüme bir ömür yetecek dramı sığdırmışlar ama bunun ucunu biraz kaçırmışlar. Animenin başlarında etkili oluyor ama ortalarda yine aynı şekilde dram yaratmaya çalıştıklarında yeter artık dedim. Konu akışı olarak aceleye getirmemişler, yapacaksak güzel yapalım demişler. Yavaş ilerliyor ve kafanızda soru işareti kesinlikle bırakmıyor. Bunun yanında dram dozunun fazlalığının bıraktığı etkiyi azaltmak için komedi ögeleri kullanılmış. Bu güzel ama keşke daha fazla kullansalarmış. Gelelim en büyük eksikliğine. Anime konusu gereği beysbol terimlerine bolca yer veriyor ve bir sürü maç izliyoruz. Buna rağmen birçok spor animesinin yaptığı gibi animenin başında tutorial tadında işlenen spor dalıyla ilgili bir bilgilendirme yapılmıyor. Açıkçası animenin belli bir bölümünde alışana kadar canım çıktı.Yok birinci kalede koşucu var, yok bunt vurdu, ne zaman sayı oluyor. Sizi bu yönden baya bir zorluyor anime. Orta kısımlara doğru hatta biraz daha ilerisi de diyebiliriz, alışıyorsunuz ama ne gerek var bu kadar kasmaya dimi. Benden tavsiye: En azından oyunun kurallarına bir göz atın:) Konu hakkında dikkatimi çeken bir başka nokta spor dallarının hepsinde sağlık ön planda tutulur ama animeye baktığımızda kolu burkulur, oyunda kalır, kafasına top çarpar kontrol bile edilmez. Yani etkileyicilik katmak için çok zorlama geldi yine de etkisi fazla sürmedi bu durumun oluruna bıraktım. 


    Karakterlere gelecek olursak; eksikleri bulunsa da bu konuda da başarılı bir iş çıkartılmış. Bazı karakterleri başta seviyorsunuz sonlara doğru içiniz de bir nefret tomurcuğu oluşmaya başlıyor. Ya da tam tersi başta nefret edip sonralarda sen nasıl bir kralsın ya dediğim karakterler oldu. Karakter konusundaki eksikliklerin bir tanesi(konu gereği olmak zorunda ilerleyen sezonlarda kalacağına inanıyorum) karakterlerin çoğu 4. yada 5. sınıf yani anlayacağınız size pek uymuyor. Kendinizi yerlerine koymakta güçlük çekiyorsunuz. Şunu da belirtmek isterim ki animede çok gıcık tip var. Ana karakterimizin(artık küçük olduğundan mıdır yoksa birçok animede var olan ilişki konusundaki beceriksizlik midir emin değilim) ilişkiler hakkındaki saflığı animeye güzel bir soluk getirmiş diyebilirim. Bir diğer eksik nokta ise takımdaki 4-5 kişi haricindeki karakterlerin animenin sonlarına kadar hiç etki göstermemesi ve bu karakterler üzerinde fazla durulmaması. Spor animelerinde bu olmaması gerek bir olay bence.

    Animenin ikinci sezonunda ise yine aynı şekilde ilerliyor ama bu sezonda yavaş yavaş önceden bahsettiğim yaş sıkıntısını aşmaya başlıyoruz. Karakterler hakkında eksikliği hala devam eden animenin dramının azalıp biraz daha komediye önem verdiği gözlerden kaçmıyor. Bu hamlesini şahsen doğru buldum. Üçüncü sezona gelindiğinde ise başlarında acaba anime artık sıradanlaşan hikaye taktiğinden vazgeçiyor mu? Dedim ama yok olmadı. Bu sefer daha zorlu bir rakiple karşılaşan Goro ve arkadaşlarının mücadele dozu aynı seviyede kalırken artık animeye yeni bir soluk gelmesi gerektiği görüşündeydim. Bu konudaki beklentilerimi boşa çıkarmayan yapımcılar, animenin artık sıradanlaşan konu akışını da az da olsa değişikliğe gidiyor ve yavaş yavaş gündelik yaşantıyı da animenin içine katmaya başlıyor 4. sezonda. Komedi düzeyi ise giderek artıyor. Ara sıra dram soksalar da ilk sezonki kadar etkilemiyor artık. Profesyonel hayatı da iyi aktardıklarını düşünüyorum açıkçası. Beşinci sezonda karşımıza farklı bir kulvarda çıkan anime arasıra sundukları romantizm türüne de ağırlık vererek beni sevindirdi (ne kadar tür o kadar mutluluk). İlk sezonda yaşına verdiğim davranışlarının büyüse de aynı kalmasıyla artık ümidimi kesmiştim ama anime bu türü de iyi bir şekilde ve komedi ile bize sunmayı başarmış. Konu akışı hakkındaysa artık hep aynı şekilde olması biraz animenin etkisini azalttığı görüşündeyim. Gelelim son sezona yani altıncı sezonumuza, artık animeye iyice girmiş olduğunuzdan sizi etkileyecek bir son sezon bekilyorsunuz. Major başlarını saymazsak (çok uzatılmış, zaten belli ne olacağı) size istediğinizi veriyor. Mücadele dozu animenin bütün sezonlarından bile yüksek düzeyde. Finalinde ise çoğu animede yaşamadığım tatmin duygusunu yaşatmayı başardığını söyleyebilirim.
     
     
    Major size 6 sezon boyunca pek rastlanmayan bir şekilde karakteri küçüklükten itibaren tanıma fırsatı veriyor hayatının her anında, her kısmında.Goro'yu benimsiyorsunuz belli bir kısımdan sonra ki bu animenin en önemli artısı bence. Bir eksikliği ise konu akışında genelde aynı yöne kaymaları ama yine de heyecan dozu bunu batırmayı başarmış. Arıca henüz bu ay (Nisan 2018) başlayan ve Goro'un çocuğunun ana karakter olduğu Major 2nd adında bir devam serisi daha bulunmakta.

    Özetle çizim ve konu akışı gayet başarılı, karakterler ise birazcık daha geliştirilebilir. Belli bir süredir beni en çok etkileyen animelerden biri oldu. Ufak tefek eksiklikleri var evet ama dram konusundaki başarısı, heyecan dozu, en önemlisi konu akışı ile yüksek bir puanı hakkediyor anime. Buna rağmen keşke sporu bir tanıtsalardı dedim defalarca. Eğer izlemediyseniz kesinlikle izlemenizi tavsiye ederim. 

    0 comments

  • Copyright © 2013 - Nisekoi - All Right Reserved

    ANİME İNCELEMELERİ SAYFASI Powered by Blogger - Designed by Johanes Djogan