• Ekim 05, 2023

    Yönetmen: Kunihiko Yuyama
    Stüdyo: OLM
    Tür: Aksiyon, Fantastik, Komedi
    Yapım Yılı: 1997
    Bölüm Sayısı: 52
    Anime Puanı: 10/7.5

     
    En büyük Pokémon hayranlarından biriyimdir. Oyunları, figürleri beni hep mutlu etmiştir. Uzun zamandır Pokémon’un ilk sezonunu pek hatırlamayınca bir inceleme yazmaya karar verdim. İlk sezon 82 bölüm değil mi? Neden 52 yazıyor? Derseniz geçmiş dönemlerde standart bir anime ortalama 52 bölüm olarak kabul edilirdi. Japonya pazarında böyle olmasa da Amerika ve diğer kısımlarda böyle görülürdü. Araştırdığım kadarı ile ingilizce dublajını yapan 4kids’te geçmişte 52 bölümlük bir paket satın almış. Hikayenin devam edip etmemesi pek umurlarında olmadan Indigo Ligi ortasında bitirilmiş. Günümüzde de resmi olarak yabancı netflix’ten veya Pokémon şirketinin resmi uygulaması olan Pokémon TV’den izlemek isterseniz 52 bölüm olarak görünüyor. İlk sezonun hikayesi “The Breeding Center” ile son bulmuş diyebiliriz.

    Pokémon’un hikayesini bilmeyen çok az insan vardır ancak kısaca bahsetmek gerekirse:Pokémon dediğimiz canlılar bir nevi gerçek hayattaki hayvanlar ancak her birinin kendisine ait güçleri var. Pikachu yıldırım yetenekleri kullanabilen bir Pokémon iken Kaplumbağa olan Squirtle bir su Pokémon’u. Tabii doğal olarak Squirtle’a karşı Pikachu’yu kullanırsanız daha avantajlı olursunuz.

    Ana karakterimiz olan Ash Ketchum 10 yaşında olup bir gün Pokémon ustası olma hayalini kurar. Bu yolculuğa çıkmak içinse Pokémon profesörü olan Oak’ın ona vereceği Pokémon’u sabırsızlıkla beklemektedir. Gece uyurken çalar saatini kıran Ash Pokémon seçimlerini kaçırır. Oak’ın ona sunacağı üç Pokémon’da başkaları tarafından alınmıştır. Profesör Oak, Ash ile dalga geçmek için üç Pokémon’da duruyor birini seç diyerek Ash’e seçim yapmasını söyler. Ash’in düşünüp Squirtle’ın Poké Topu’nu seçer ancak içi boş çıkar. (bu noktada Ash erken kalksaydı ilk Pokémon’unun Squirtle olacağını öğrenmiş oluyoruz) Charmander ve Bulbasaur’un da Poké Topu’nun boş çıkmasıyla birlikte Profesör Oak, Ash’e; Erken gelseydin bunlardan biri senindi. Yapacak bir şey yok der, bunun üzerine ana karakterimiz olan Ash başka bir Pokémon’unuz daha olmalı, lütfen bir Pokémon verin diyerek Oak ona henüz yakalanmış test aşamasında olan Pikachu’yu gösterir. Pikachu asabi bir Pokémon’dur. Ash'e Profesör Oak onu Ash’e verdikten sonra Pikachu Ash’e yıldırım çarpar. 
     
     
    Pikachu ne insanları ne Ash’i seven bir Pokémon’dur. Poké Topu’na girmekten de hiç hoşlanmaz. Hatta hiç girmez. Ash ona Poké Topu’nu fırlattığında Pikachu kuyruğu ile geri atar, öyle bela bir Pokémon’dur Pikachu. Başka bir Pokémon da yakalamaya yardım etmez ve Ash kendi elleriyle Pokémon yakalamaya çalışır. Bu noktada Pokémon yakalayamayan Ash bir Pokémon’a ufak bir parça taş atmasıyla birlikte vahşi Pokémon Spearow sürüsünü harekete geçirir. Spearow’ların Pikachu’ya saldırması ile birlikte Ash Pikachu’nun hayatını kurtarır ve Pikachu ile Ash en iyi dost olurlar, daha sonradan da Pokémon ustası olma adımında yanına Brock ve Misty adlı iki arkadaş alan Ash Pokémon ustası olmak için 8 rozet toplama yolculuğuna çıkar ve hikayemiz burada başlar. Bu noktada Pokémon bize dünyada her şeyin toz pembe olmadığını göstermeye çalışıyor. 8 rozet için Pokémon savaşı yapmak yerine bir okuldan da mezun olarak 8 rozeti birden atlayabilirsiniz. Tabii bu genelde tıpkı gerçek Dünya’da olduğu gibi elit ve zengin kesimin tercih ettiği bir yol. Bir kişinin mezun olmak için ruhunu sattığını bile görüyoruz. 

    Bunların dışında Pokémon’ların doğal hayatlarının mahvedilip şehirler kurulması, insanların bahis oynanan şehirlerde ruhunu satması gibi bir sürü bölüm mevcut. Bir bölümde Bulbasaur evrimleşmeyi bile reddediyordu kişiliği değişecek diye, karşı çıktı evrime! Pokémon bile istemiyor evrilmek. Ash’in hayatını kurtardığı Charmander’de evrimleştikten sonra Ash’e hiç saygı duymamaya başlamıştı, umuru değildi Ash. Yani anime de ki insanların ve Pokémon’ların bile derdi var diyebiliriz. Ash ise Pallet Kasabası’ndan olan, genel olarak Pokémon’lar ile ilgili hiçbir şey bilmeyen şapşal birisi diyebiliriz. Bir sezon boyunca kazandığı birkaç rozet ise tamamen şans işi veya insanların Ash’e acıması dolayısı iledir. Ash’in kendi kazanabildiği tek maç Pikachu ve Raichu karşılaşmasadır. Gerçi onda da Pikachu’ya pek bir şey söylemiyor, Pikachu kendi azmiyle kazanıyor ayrı konu. Her bölüm ise Ash’in Pikachu’sunu çalmaya çalışan bir Roket Takımı’mız var, Jessie, James ve Meowth. Roket takımı üyesi olan bu üç kişi Pikachu’dan çok etkilendikleri için her bölüm onları çalmaya çalışıyor, tabii her bölüm başarısız oldukları için bu olay sizi bir süre sonra baymaya başlıyor. Artık diyorsunuz ki bir kere de siz kazanın yeter! Bir bölümde Pikachu bile bıkmış olacak ki Roket Takımı’nın öldüklerini sandıkları bir bölüm yaşadıklarını gören Pikachu “hadi be!” dercesine parmaklarını şıklatıyordu. 
     

    Meowth ise insan dilinde konuşabilen tek Pokémon şeklinde karşımıza çıkıyor. Bunu kimsenin merak etmemesi beni biraz sinir etmedi değil. Yahu konuşabilen bir Pokémon var karşıda niye kimse bir şey demiyor! 51. Bölümde birisi “aaa konuşan Meowth yakalamam lazım” demesinden öteye gidemiyoruz. 52 bölüm biraz Türk dizisi gibi uzatılmış diyebilirim. Ash’in Pokémon savaşı yapmak yerine insanlar ile sürekli etkileşime girmesi biraz can sıkıcı. Bir bölümde güçlü Pokémon olan Primeape yakaladı onu bile başkasına hediye etti. Kendisinin; Pikachu, Bulbasaur, Squirtle, Pidgeotto, Charmander ve Caterpie hariç bir Pokémon’u yok. İşin üzücü olan tarafı Ash sadece Pidgeotto ve Caterpie’yi yakaladı, geri kalan Pokémon’lar ise sağda solda tanıştı veya terkedilmiş Pokémon’lar olarak buldu. Caterpie’yi ise belirli nedenlerden dolayı sezonun yarısında görmediğimiz için beş Pokémon ile takılıyor Ash. Muk yakalamıştı Profesör Oak’a gönderdi, Primeape yakalamıştı birisine hediye etti. Ya senin daha 5 Pokémon’un var, beğenmeyecek veya Pokémon seçecek durumda değilsin! Neyse ki siz her sinir olduğunuzda neşenizi yerine getirecek bir Pokémon var, Psyduck! Kendisi de şapşal bir Pokémon, git desen gitmez, savaş desen savaşmaz. Oldukça komik bir Pokémon. Bir bölümde Snorlax ise öpüşmesi oldukça komiğime gitmişti yalan yok. Animeyi Misty’nin komik Pokémon’u Psyduck ve tatlılığından Pikachu taşıyor.
     
     
    Daha önce Pokémon’da banlanan bölümler de mevcut. Örneğin Dratini olan bölümde silah gözüktüğü ve ateşlendiği için “çocuklar bunu izlememeli, çizgi filmde silah ne!” Tepkisi ile Amerika’da yasaklanmıştı. Bu bölümlere ufak bir araştırma ile ulaşabilirsiniz. Belki yasaklanmasından dolayıdır bilmiyorum Porygon bölümü de yasaklandığı için en nadir ve en az gördüğümüz Pokémon’dur. O bölümde de epilepsiyi harekete geçirebilecek ışık efektleri olduğu için Amerika’da hiç yayınlanmadı, yazık oldu Porygon’a.

    Kısaca değinmeden olmaz, Pokémon'da ayrıca polisler ve Poké hemşireler de var! Yani Pokémon'unuz yaralandı ise normal bir hastaneye değil Poké Hastane'ye götürmeniz gerekiyor. Tabii komiklik olsun yapılmış diye sanıyorum ki tüm hastanedeki hemşireler ve polisler birbirleri ile aynı. "O kuzenimin kuzeninin kuzeni" diyaloğu ile birlikte tüm hemşire ve polisleri aradan çıkartmışlar. Bu bazılarının canını sıkabilir hep aynı tasıarım diye ancak şakacı bir şekilde tanıtmaları güzel olmuş. Bir tek Brock farklarını anlayabiliyor diye küçük şakalar da anime de mevcut. Bir bölümde Poké Hastanesi bulamayıp normal bir doktora götürmüşlerdi ayrı konu. Doktor kırmayıp Pokémon'ları iyileştirmişti. Sosyal mesaj da vardı, iyi kötü olmadan herkesi iyileştirmek lazım diye, insanlığa ders veren güzel bir bölümdü.
     

    Pokémon’un en büyük yanını da övmek lazım, hayatımıza girmeleri ve bunu hala sürdürmeleri. Eğer Pokémonlar ilk sezonunda beğenilmeseydi şuan hiçbirimiz adını bile bilmiyor olabilirdik. İlk sezonun böyle bir yeteneği var diyebiliriz. Her ne kadar şikayet etseniz de Pokémon size çerezlik olarak kendini izlettirmeyi başarıyor. 1996 yılında oyunlarıyla hayatımıza girip (Pokemon Red, Green, Blue) 1997 yılında da Anime ile girmesiyle birlikte Pokémon günümüzde hala insanlara neşe katmaktadır. Bu noktada Türkiye’yi es geçmek istiyorum. Zamanında birisi ben Pikachu’yum! Diyerek balkondan atladığı için mi bilinmez Pokémon ülkemizde yasaklanmıştı. O zamandan bu zamana Nintendo’da Türkiye’de pek faaliyet gösteren bir konsol olmadı. Bu biraz da ülkedeki ekonomik ve ülkedeki ciddi milliyetçilikten kaynaklı da olabilir. Günümüzde oyun oynayan bir kişi oyun karakterinin kendisinin ki gibi bir derdi olmasını istiyor. Ülkede en çok sevilen karakterlerden biri olan Last Of Us Part 1’in ana karakteri Joel’e bakalım, kızını kaybetmiş, sorunları olup apokaliptik dünyada hayatta kalmaya çalışan birisi. God Of War'dan Kratos tanrı öldürüyor kendi için savaşıyor, Rdr2’den Arthur Morgan, adamın dibi! Bunların hepsi birer örnekler. Barbie ve Oppenheimer’dan da bir örnek verebiliriz. Belki Barbie muhteşem bir film değil ancak millet ona yabancı ülke tarafında geyiğine gitti diyebiliriz. Vakti var, bütçesi var gidiyor. Burada Oppenheimer be reis nasılda fırlatıyor bombayı CcC şeklinde yorum yapan bir kesim vardı. Yani ülkede bir şeyin tutması için karizmatik birisine ihtiyacımız var ve maalesef Nintendo kesiminde böyle birisi yok. Nintendo daha amaçları eğlence amaçlı olup eğlenebilen kesimler için. Bu Türkiye’de şu anda aranan son şey. Bu devir de gün gelecek değişecek tabii. Halihazırda şu anda 2015 doğumlu insanlar da tekrardan Nintendo oyunlarına sarmış durumda diyebiliriz. Istanbul’da yaşayan bir insansanız oyun dükkanlarına sık sık Nintendo Switch oyunları da geldiğine görebilirsiniz, onları alan kesim de genelde çocuğuna oyun konsolu alabilip daha tatlı oyunlar oynamasını isteyen bir kesim. Ebeveynler de bu konuda haklı diyebiliriz. Oyundan anlamayan bir insansanız bile Nintendo Switch oyunlarına azıcık baktığınız an içiniz yumuşuyor. Yani alfa nesli ve onların çocuklarının bu döngüyü kıracaklarını söyleyebiliriz. (O dönemde de fazla tatlı olacak ayrı konu, denge yok Türkiye’de.)

    Gün gelecek belki de 2015+ doğumlu birisi bu yazımı okuyup vay be zamanında neler konuşulmuş diyecektir. Belki de hiçte öyle olmadı hala Oppenheimer CcC diyoruz diyecektir, kim bilir. Yine de bir gün Nintendo’nun tekrar Türkiye’ye uğraması dileğiyle...
     
    YouTube, Instagram ve TikTok hesabımdan da oyun içerikleri paylaşmaktayım.

    Youtube hesabıma: https://www.youtube.com/@kusbakisiyt
    Instagram hesabıma: https://www.instagram.com/kusbakisiyt/
    Tiktok hesabıma: https://www.tiktok.com/@kusbakisiyt
    adresinden ulaşabilirsiniz. :)

    0 comments

  • Copyright © 2013 - Nisekoi - All Right Reserved

    ANİME İNCELEMELERİ SAYFASI Powered by Blogger - Designed by Johanes Djogan