ANİME İNCELEMELERİ SAYFASI

Yönetmen: Toshio Kawaguchi
Stüdyo: Studio M2
Tür: Dram, Bilim Kurgu
Yapım Yılı: 2023
Bölüm Sayısı: 8
Anime Puanı: 10/9.5

Netflix’in son dönemdeki en dikkat çekici yapımlarından biri olan “Pluto,” hem animasyon severler hem de derinlikli hikâyeler arayanlar için kaçırılmaması gereken bir seri. Naoki Urasawa’nın çok sevilen mangasından uyarlanan bu yapım, Tezuka Osamu’nun İkonik eseri “Astro Boy””an ilham alıyor ve bu mirası modern bir perspektifle yeniden yorumluyor.

Pluto, gelecekte bir dünyada insanlar ve robotların birlikte yaşadığı, ancak aralarındaki dengenin pek de istikrarlı olmadığı bir atmosferde geçiyor. Hikâyenin merkezinde, yedi özel robotu hedef alan bir dizi cinayeti araştıran dedektif Gesicht bulunuyor. Bu soruşturma, sadece bir cinayet dosyasından çok daha fazlasını ortaya çıkarıyor; insanlık, vicdan, sevgi ve adalet gibi derin temaları sorgulatan bir yolculuğa dönüşüyor. “Astro Boy” hayranları, serinin şiddetle karışıklıklı içindeki özüyle, orijinal esere ne kadar büyük bir saygı duruşu olduğunu hemen fark edeceklerdir. 

 

Pluto, hem karakter tasarımlarında hem de atmosfer yaratımında muazzam bir iş çıkarmış. Daha ilk sahnesinde Monster mı izliyorum diye sanabilirsiniz. Naoki Urasawa’nın tarzı anında kendisini belli ediyor. Karanlık ve melankolik bir tona sahip olan seri, detaylara verilen özenle izleyiciyi adeta hipnotize ediyor. Görsel dil, anlatılan hikâyenin derinliğine uygun olarak minimalist ama vurucu bir tarzda sunuluyor. Gözleriniz, karanlık bir odayı aydınlatan ufak bir ışıktan bile anlam çıkartmaya çalışırken bulabilir kendinizi. Serinin soundtrack'i, görsel şölenle uyum içinde hareket eden bir başyapıt niteliğinde. Ağırlıklı olarak piyano ve yaylıların kullanıldığı müzikler, hikâyedeki gerilimi ve duygusal dönüşleri izleyicinin derinliklerinde hissettirmeyi başarıyor. Bir sahnenin sadece gözlerinizle değil, ruhunuzla da izlenebilmesi için bu kadar ustaca bir altyapıya ihtiyaç vardı ve “Pluto” bunu kusursuz bir şekilde başarmış.

Anime, Tezuka Osamu’nun “Astro Boy””an ilham aldığını sadece bir referans olarak kullanmakla kalmıyor; bu kaynağın ruhunu hikâyesine ve karakterlerine döşüyor. Gesicht’in çaresiz anlarından Atom’un insanlığa dair sorgulamalarına kadar her detay, bu mirasın önünde bir saygı duruşu niteliğinde. Hikâye, orijinal eserı sadece temel olarak almıyor, onu yeni bir boyuta taşıyor. 

 

Peki, eksisi yok mu? Bir eleştiri yapmak gerekirse, tempo zaman zaman yavaşlıyor ve bu, aksiyon arayan izleyicilerin sabrını zorlayabilir. Ancak bu, “Pluto” gibi derin bir anlatıya sahip bir eser için büyük bir sorun oluşturmuyor. Yavaşlayan tempoyla birlikte hikâyenin duygusal derinliğine dalıyoruz ve bu, izleyiciye hikâyenin alt metinlerini sindirme şansı veriyor. Bu arada, anime sekiz bölüm olsa da bir bölümün uzunluğu ortalama bir saat civarında. Yani bir bölümü neredeyse üç bölüme denk. Yazarın karakter yaratımında, tıpkı Monster serisinde olduğu gibi, Alman ve Türk figürlerine bolca yer vermesi dikkat çekici bir tercih. Bu, eserin kültürel çeşitliliğiyle zenginleşmesine katkı sağlarken, aynı zamanda karakterlerin farklı arka planlarını daha derinlemesine keşfetmemize olanak tanıyor. Ancak bir noktada, isimler konusunda biraz daha araştırma yapmasını önerebilirim:) Örneğin, Abullah yerine Abdullah olması gibi küçük ama önemli yazım hataları, bir eserin genel kalitesine gölge düşürebilir. Bu tür detaylar, okuru eserin içine çekmektense bazen hafifçe çıkarabiliyor. Yazarın bu konuda biraz daha titiz olursa, daha güçlü bir etki bırakabilir. Bir başka örnek de mesela, Araki’nin Jojo’sundan. Avdol değil de Abdül olmalıydı gibi.

Pluto, derin temaları, kusursuz görsel kalitesi ve Tezuka Osamu’nun mirasına olan saygısıyla anime dünyasında uzun yıllar unutulmayacak bir başyapıt. Zihinleri sarsan, duyguları harekete geçiren ve gözleri dolduran bir yapım arıyorsanız, “Pluto” tam size göre. Kaçırmadan izleyin ve bu yolculuğun bir parçası olun.