• Mart 19, 2017

    Yönetmen: Naokatsu Tsuda, Kenichi Suzuki
    Stüdyo: David Production
    Tür: Macera, Aksiyon
    Yapım Yılı: 2016
    Bölüm Sayısı: 39
    Anime Puanı: 10/7


    Diamond is Unbreakable adı verilen Jojo serisi, hikayenin dördüncü serisini ele alıyor ve dolayısıyla bizlere yeni bir Jojo sunuyor. İlk iki hikayenin (Phantom Blood ve Battle Tendency) incelemesine buradan, Stardust Crusaders adlı üçüncü hikayenin ilk sezonunun incelemesine de buradan ulaşabilirsiniz.

    Diamond is Unbreakable’da hikaye, Stardust Crusades’ta olanlardan on sene sonrasını konu alıyor. Yer Morioh adlı bir şehirdir ve kahramanımız liseye giden, saçına asla laf ettirmeyen Josuke Higashikata’dır. İlk bakışta sıradan görünen, okulun popüler çocuklarından birisi olmasına karşın henüz adının “stand” olduğunu bilmediği bir güce sahiptir. Josuke, Battl Tendency adlı hikayenin kahramanı ve Stardust Crusaders’ta yan karakter olan Joseph Joestar’ın gayrimeşru oğludur. (Joseph’in yaşını ve Josuke’nin annesinin bir hayli genç olduğunu varsayarsak bu durumun nasıl meydana geldiğinden de ayrı bir seri çıkar:) Yani Stardust Crusader’in kahramanı, Joseph’in torunu Jotaro Kujo, Josuke’nin yeğeni oluyor(?) Farklı bir durum söz konusu çünkü amca, yeğenden küçüktür. Konu daha da çıkılmaz bir hale gelmeden hikayeye geri dönecek olursam; Jotaro (yani 27 yaş civarındaki yeğen) Morioh Şehrine adım attığında Josuke’nin (16 – 17 yaşlarındaki amca) hayatı da değişecektir. Josuke, öncelikle stand’ların varlığını ve Dio’nun sülalesine çektirdiklerini öğrenir. Jotaro’nun şehirde olmasının sebebi de insanlara stand yeteneği verebilen bir ok ile yayının Dio’nun adamlarından birisi tarafından Morioh şehrine getirilmiş olmasıdır. Kısacası sakin bir şehir gibi gözükmesine karşın Morioh şehri tehlikeli stand kullanıcılarına ev sahipliği yapmaktadır ve gerek Josuke’nin gerekse Jotaro’nun gözünü dört açması lazımdır. 


    Hayatımda izlediğim en iyi animelerden birisi olmasa da Jojo ve “uhaf” maceralarına artık alıştık ve iki senelik bir aradan sonra yeni bölümler çıkmaya başlayınca izlememek de imkansız gibi bir şeydi. Öncelikle artık yetişkin bir Jotaro Kujo görmek keyifliydi. Gerçi kendisi on sene önce de pek çocuk sayılmazdı ya, neyse. Doğal olarak yeni seride bizlere yeni bir şehir, yeni karakterler, yeni standlar ve yeni bir düşman sunuluyor. Çeşitlilik bol fakat Stardust Crusaders’in ikinci sezonunun incelemesinde de bahsettiğim üzere Diamond is Unbreakable da fazla uzatılmış. Doğrusu 12 bölümde anlatılabilecek konu uzatılmış, araya “filler” benzeri bölümler serpiştirilerek bölüm sayısı 39’a çıkarılmış. Seri için kötü demiyorum fakat gereksiz uzun. Ayrıca her ne kadar birbirinden farklı stand’lar karşımıza çıksa da ortada bizimkilere öyle kök söktürecek bir düşman yok. Tamam, serinin en kötüsü elbette güçlü birisi ama bir Dio mu? Kars-sama mı? Kesinlikle değil. Son olarak, Battle Tendency’de dünyanın en mükemmel varlığı Kars-sama’yı alt eden, Stardust Crusaders’ta ikinci plana atılıp zayıf hale getirilen ve Diamond is Unbreakable ile bunak bir ihtiyara dönüştürülen Joseph Joeastar’ı ne olursunuz artık huzuruna kavuşturun diyerek buradan yapımcılara sesleniyorum. 


    Animenin içeriği genel olarak Jojo’ya yakışır cinsten. Tuhaf, garip ve ilgi çekici. Garip kategorisine çizimler de girmiş durumda çünkü görsel olarak biraz değişikliğe gidilmiş. Daha doğrusu renk kullanımında. Renkler bir acayip, rengarenk ve karikatürvari anlatması zor bir havası var. Paylaştığım resimlerden tam olarak anlaşılmasa da kapak görseline bakarsanız içeriğinin de tam olarak böyle olduğunu söyleyebilirim. Açıkçası ilk bakışta garipsedim lakin “tuhaf” maceraya yakışmamış da değil. Müzikler ise tam anlamıyla Jojo. Ritmik, akıcı, ilgi çekici ve güzel. Benim favorim I Want You adındaki İngilizce kapanış parçası. Bu arada, Dragon Ball’a da sanki göndermeler sezdim gibi. Koichi’nin saç tipinin Goku’nunkiler gibi değişmesi ve stand’ının Freeza – Cell karışımı bir şey olması gözümden kaçmadı. Son olarak, kan ve şiddet seviyesinin de yerli yerinde olduğunu rahatlıkla belirtebilirim.

    Jojo’s Bizzare Adventure: Diamond is Unbreakable güze bir Jojo sezonu ama fazla uzun. Yani ortada 39 bölüm izlemeye değer bir hikaye yok ve son bölümlere yaklaşmadan en kötü düşmanı tanımıyoruz bile. Öte yandan yeni Jojo’yu ve tanıdık yüzleri görmek güzeldi. Beşinci Jojo hikayemiz “Vento Aureo” bizleri İtalya’ya götürecek ve bu seferki ana karakterimiz Giorno Giovanna olacak. Gio – Dio benzerliğini zaten fark etmişsinizdir, buna ek olarak Gio kelimesi İtalyancada Jo olarak okunmaktadır. 





    0 comments

  • Copyright © 2013 - Nisekoi - All Right Reserved

    ANİME İNCELEMELERİ SAYFASI Powered by Blogger - Designed by Johanes Djogan